skip to Main Content

türkiye’de kumar yargı yetkisi quiz 1

Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesi

Günümüzde spor (özellikle futbol), kitle iletişim araçlarının ürettiği ritüellerin en önde gelenleri arasındadır[11]. Milletlerarası Yatırım Hukuku dersi, yatırım hukukunun kaynakları, iki ve çok taraflı milletlerarası yatırım anlaşmalarında yer alan koruma ilkeleri, milletlerarası yatırım uyuşmazlıklarının çözüm yöntemleri ve ICSID Tahkimi kapsamında işlenmektedir. Bu çerçevede ilgili hakem kararlarının analiz edilmesi suretiyle teorik bilginin pratikteki izdüşümüne hakim olunması amaçlanmaktadır. Haksız rekabet; rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına aykırı davranışlar ile ticari uygulamalardır. Bu kapsamda; haksız rekabet kurumunun serbest piyasa ekonomisindeki rolü, Türk hukukunda düzenleniş tarzı ve haksız rekabete dayalı hukuki taleplerin araştırılması, incelenmesi ve uygulamadaki etkileri ile sonuçlarının tespit edilmesi amaçlanmaktadır. Dersin başlıca konularını ise; haksız rekabet hukukunun ticaret serbestisi ve rekabet özgürlüğü bağlamında değerlendirilmesi, haksız rekabetin oluşması için gerekli şartlar, özel olarak haksız rekabet hali olarak sayılan durumlar ile haksız rekabete dayalı hukuki taleplerin incelenmesi oluşturmaktadır. Derste temel olarak Türkiye’nin Avrupa Topluluğu ve Avrupa Birliği ile ilişkilerini tarihsel süreci içinde inceleyen, AB’nin gelişim sürecini ve karar alma yapısını da dikkate alarak günümüzde AB ile Türkiye ilişkilerinin gündemindeki siyasi/hukuki konular incelenecektir.

Mümkün olduğu ölçüde kendi zamanında mevcut askerî alet ve araçları kullanmaya önem verirken askerlerinin moralini yüksekte tutma hususunda büyük başarı göstermiş, maddî ve mânevî güçler arasında mükemmel bir denge kurmuştur. İnsan psikolojisine ve sosyal ilişkilere önem vermiş, karşılıklı sevgi ve saygıyı, yönetici ve kumandanlara itaati, çekişme ve ayrılığa düşmemeyi tavsiye etmiş, askerî harekâtlar sırasında bile ashabın özel meseleleriyle ilgilenmekten geri durmamıştır. Resûl-i Ekrem, daha sonra Arabistan dışındaki devletlerden gelen tehditlere karşı da tedbir alma gereğini duydu. Bizans, Sâsânîler’e karşı başarı elde ederken Suriye, Filistin ve Mısır monofizitlerine karşı uyguladığı baskı sebebiyle bu bölgelerdeki nüfuzunu gittikçe kaybediyordu. Böyle bir ortamda Bizans’ın sınırı olan Tebük’e yapılan seferde Bizanslılar’la karşılaşılmadıysa da bölgedeki Eyle hıristiyanları ile Cerbâ, Ezruh ve Maknâ yahudi toplulukları, ayrıca Hicaz-Suriye kervan yolu üzerinde önemli bir mevki olan Dûmetülcendel itaat altına alındı. Resûl-i Ekrem’in yönetimde vazgeçmediği prensiplerden biri de meşveretti. Birçok işte ashabın ileri gelenlerine danışıp görüşlerini alır, Uhud Gazvesi’nde olduğu gibi bazan kendi kanaatine uymasa bile istişare sonucu ortaya çıkan kararı uygulardı. Bazı rivayetlere göre Resûlullah daha önceki peygamberlerin her birine yedişer yardımcı verildiğini, kendisinin yardımcılarının ise on dört olduğunu belirterek dört halife ile diğer bazı sahâbîlerin adlarını saymıştır (M. Abdülhay el-Kettânî, I, 150).

7 Ağustos’tan başlayarak birbiri arkasına Tekâlîf-i Milliyye adı verilen emirler yayımlandı. Bu emirlerle ordunun giyim kuşamdan başlayarak yiyecek, araç gereç ve silâh ihtiyacının karşılanması için vatandaşlardan mallarının belirli bir kısmını makbuz karşılığında orduya vermeleri istendi. Bunun için ilçelerde kaymakamların başkanlığında komisyonlar oluşturulacaktı. Vatandaşlara teslim ettikleri malların değerleri savaş sonrasında ödenecek, taşıt vasıtaları da iade edilecekti. Uygulamada her işlemin belgelenmesi öngörülmüştü, buna uymayanlar vatana hıyanet kanununa göre yargılanacaktı.

Atatürk’ün tarihe verdiği önem ve ortaya atılan yeni tarih tezi, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin kültür temelini millî kültürün oluşturmasını istemesinden kaynaklanıyordu. Millî devletin ve on yıldan beri savaşmaktan yorgun düşen Türk milletinin canlanması, Türkiye Cumhuriyeti’ni çağdaş medeniyet seviyesine ulaştırması ancak millî ruhla mümkün olurdu; millî ruhun kaynağı ise tarihti. Atatürk, “Büyük devletler kuran ecdadımız büyük ve şümullü medeniyetlere de sahip olmuştur. Bunu aramak, tetkik etmek, Türklüğe ve cihana bildirmek bizler için bir borçtur. Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır” derken bu hususu dile getirmekteydi. Atatürk’ün Türk tarihine ve Türk diline verdiği önemi gösteren en önemli faaliyeti Türkiyat Enstitüsü’nü kurdurmasıdır. 12 Kasım 1924’te kurulan enstitünün yönetmeliğinin 1.

Aynı zamanda insanı kültür taşıyan bir varlık olarak görüyor ve onun kalıtım yoluyla kuşaktan kuşağa geçen kalıp halindeki bir olgu olmayıp gelecek kuşaklara aktarılması gereken, yeni kuşakların da ancak yaşayarak elde edebilecekleri bir değerler topluluğu olduğuna işaret ediyordu. Ona göre ulusların varlıklarını koruyabilmeleri için köklerini alacakları bir kültürlerinin bulunması gerekliydi. Bu inançla, “Cumhuriyet’in temeli kültürdür” diyordu. Yalnızca devlet kurucu ve asker diye görülen Türkler’in aslında çok eski bir kültürlerinin bulunduğunu ortaya çıkarmak için Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti’ni kurdurdu (15 Nisan 1931). Koruyucu başkanlığını üstlendiği ve adı 3 Ekim 1935’te Türk Tarih Kurumu olarak değiştirilen bu kuruluşun çalışmalarına katılmış, okullar için hazırlanan ders kitaplarının bazı bölümlerini kendisi yazmıştı. Bu çalışmalarda eski Türk tarihinin ortaya çıkarılmasına öncelik verildiğinden bir tarih tezi de öne sürülmüştü. Bu tez, Türk medeniyetinin tarihin en eski medeniyetlerinden biri olduğu ve medeniyetin kökeninin Orta Asya’da bulunduğu gibi iki varsayıma dayandırılmıştı. Araştırmalar bunları doğrulamasa da Türk tarihinin unutulmuş evreleri kısmen de olsa aydınlatılarak tarihle bütünleşme sağlanmıştır\. Kaydolma bonusunu al ve ücretsiz oynamaya başla paribahis\. Bir meydan savaşından önce barış yollarını sonuna kadar kullanmaya çalışan Mustafa Kemal, Fransızlar’ı bu çizgiye çekebilmek için İzmit’te ünlü yazar Claude Farrer ile görüştü (21 Ocak 1922).

Toplu iş hukukunda ise dersin içeriği; sendikalar hukuku, işveren sendikaları, işçi sendikaları, sendika özgürlüğü, sendikaların yapısı, sendika faaliyetleri ve yasak faaliyetler, sendikaların idari ve mali denetimi, konfederasyonlar, toplu iş sözleşmesi, grev, lokavt, iş uyuşmazlıkları ve çözüm yolları şeklindedir. Bu ders, İngilizce’nin temel yapılarının öğretildiği dilbilgisi ve kelimelerin öğretildiği konular kapsamında iki bölümde işlenmektedir. Bu iki öğe, gramer üniteleri ve kelime üniteleri başlıkları altında dönüşümlü olarak işlenir. Ayrıca okuma ve yazma yetenekleri üzerinde de çalışmalar yapılır. Gramer üniteleri başlığı altında, alfabe, basit isim cümleleri, yer bildiren isim cümleleri, sayılar, iyelik sıfatları, geniş zaman, şimdiki zaman, emir cümleleri, gibi yeni başlayanlar için gerekli olan yapılar öğretilir. Kelime bölümünde ise renkler, aile ilişkileri, günlük kullanılan nesneler, tekil- çoğul isimler, yiyecek ve içecekler, günler ve aylar, giysiler, meslekler, yer bildiren edatlar ve insanları betimlerken kullanılan sıfatlar üzerinde çalışılır.

  • Karakteri, ahlâkı, arzu ve eğilimleri farklı olan insanlara bir rehber olarak gönderildiğinden bunların bütün ihtiyaçlarını giderecek bir ruhî ve fikrî olgunlukla donatılmıştı.
  • “Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.
  • Ancak atalarımızın dediği gibi “ayinesi iştir kişin, lafa bakılmaz”; umarım bu sınav hayata geçirilmesi halinde, nitelikli hukukçuların seçimine araç olur ve hukuk fakülteleri, hukuk hocaları ve hukuk öğrencileri bu vesileyle kendilerine çeki düzen verme şansı bulurlar.

Türkiye’de nüfus artırıcı politikalara örnek olarak, cumhuriyetin ilk yıllarında evlenme işlemlerinde kullanılan evraklardan damga vergisi alınmasının evliliği azaltıcı bir etken olduğu değerlendirmesi akabinde bu evrakın değersiz hale getirilip vergiden muaf tutulması sağlanmıştır. Söz konusu özendirici nüfus artırma politikasının yanı sıra hâlihazırda evli olanları boşanmaktan caydırıcı vergileme örneği de mevcuttur. 1921 tarih ve 60 sayılı Sicilli Nüfus Kanununun 41 ve42 ve 43ncüMaddelerini Muadil Kanun’un29 2 ve 3 üncü maddeleriyle; evlenmelerden beş kuruş, boşanmadan yirmi kuruş vergi alınması ve ayrıca doğumların bildirilmesinden her hangi bir harç alınmaması hüküm altına alınmıştır[13]. İngiltere’de çalışan kadının anne olması durumunda ailenin sağladığı gelire düşük vergi uygulanmakta aynı zamanda analık ödeneği verilmektedir. İngiltere’de yaş ve bakmakla yükümlü oldukları kişileri geçindirmekteki sorumluluk derecesine bağlı olarak mükellefler çeşitli gelir vergisi indirimleri ve muafiyetlerden yararlanmaktadır[10]. Nüfusun yaşlanması; bir nüfusun yaş yapısının değişerek, o nüfustaki çocukların ve gençlerin payının azalması ve yaşlı insanların (60 yaş ya da 65 yaş ve üzeri) payının göreceli olarak artmasıdır[6]. Nüfusun yaşlanmasının farklı birçok ekonomik boyutundan söz edilebilir.

Kendisini evlerine davet edenleri kırmaz ve gönüllerinin hoş olması için orada nâfile namaz kılardı. Birinin yanlış bir davranışını veya uygun olmayan kıyafetini gördüğü zaman utandırmamak için ona hatasını söylemez, bu uyarıyı başkalarının yapmasını tercih ederdi (Ebû Dâvûd, “Tereccül”, 8; “Edeb”, 4). Ağzından çirkin söz çıkmaz, ahlâkı güzel olanın hayırlı insan olduğunu söylerdi (Buhârî, “Edeb”, 38). Hayatında hiçbir kadını ve köleyi dövmemiş, şahsına yapılan haksızlıktan dolayı intikam almamıştır (Müslim, “Feżâʾil”, 79). Mâlik’e bir defa bile kızmamış, yaptığı bir hata yüzünden onu azarlamamıştır (Müslim, “Feżâʾil”, 51). Son derece edepliydi ve hayânın imandan olduğunu söylerdi. Bir şeyden hoşlanmadığının ancak yüzünden anlaşıldığı, hanımların bazı özel hallerine dair sordukları sorulara cevap verirken oldukça zorlandığı belirtilmektedir (Buhârî, “Ḥayıż”, 13, 14, “Ṣalât”, 8, “Menâḳıb”, 23, “Edeb”, 72, 77). Medine’de kalan son yahudi kabilesi Benî Kurayza, antlaşmaya göre şehrin savunmasına katılması gerektiği halde Hendek Gazvesi sırasında bu şartı ihlâl etti. Hendek Gazvesi’nin arkasından Benî Kurayza kendi topraklarına gitti.

Peygamber’in (Müslim, “Ḥayıż”, 117) günlük dua ve zikirleri vardır. Her gün yetmiş defadan fazla tövbe ve istiğfar ettiğini söyler, yerken ve içerken, evine girerken ve çıkarken, yatarken ve kalkarken, elbisesini değiştirirken çeşitli dualar okurdu. Dua etmek için belli bir zamanı seçmemekle beraber gündüz ve gecenin çeşitli saatlerinde, özellikle geceleyin ibadet etmek için kalktığında ve Bakī‘ Mezarlığı’na gittiğinde uzun uzun dua ederdi (Buhârî, “Teheccüd”, 1, “Daʿavât”, 3; Müslim, “Ẕikir”, 42; Nesâî, “Cenâʾiz”, 103). Evinin, ailesinin işlerini kendi görür, bu konuda kimsenin yardımını kabul etmezdi. Evde bulunduğu saatlerde ev işlerine yardımcı olurdu (Müsned, VI, 256). Âişe’nin arkadaşlarıyla birlikte eğlenmesine, mescidde yapılan bazı gösterileri seyretmesine izin verirdi (Buhârî, “ʿÎdeyn”, 2; “Edeb”, 81). Önüne getirilen yemekte kusur aramazdı; hoşuna giderse yer, gitmezse yemezdi (Buhârî, “Eṭʿime”, 21). Yakınında bulunanlara ve komşularına karşı lutufkârdı. İyi bir mümin olabilmek için komşularına iyi davranmak, onları rahatsız etmemek, kendisi için istediğini onlar için de istemek, komşusunun güvenini kazanmak, pişirdiğinden komşusuna ikram etmek gerektiğini söylerdi (Buhârî, “Menâḳıbü’l-enṣâr”, 20, “Nikâḥ”, 80, “Edeb”, 31; Müslim, “Îmân”, 71-75, “Birr”, 142; Tirmizî, “Birr”, 28).

Şemsettin Günaltay’ın İslâm Târihi, Ziyâ Paşa’nın Endülüs Tarihi ve Stanley Lane-Poole’den tercüme edilen Düvel-i İslâmiyye adlı eserler dikkat çekmektedir. Atatürk ayrıca Dolmabahçe Sarayı’nda ilim adamı ve düşünürlerle sohbet ve toplantılar düzenleyerek içtimaî hayatı ilgilendiren dinî konuları tartışmış, bu toplantılarda İslâmiyet hakkında yazılan kitapların ve Kur’an tercümelerinin değerlendirilmesi yapılmıştır (Borak, s. 69). 18 Ağustos 1934’te yine Dolmabahçe Sarayı’nda toplanan II. Türk Dil Kurultayı, Tarama Dergisi’nin ortaya çıkardığı karışıklıkları gidermek için Osmanlıca’dan Türkçe’ye Cep Kılavuzu adıyla bir sözlük hazırlanmasını kararlaştırdı. Sözlük komisyonuna Falih Rıfkı, Fuad Köprülü, Hasan Âli, Necmeddin Sadık, Reşat Nuri, Celâl Esat, Ali Muzaffer gibi üyeler seçildi.

This Post Has 0 Comments

Trả lời

Email của bạn sẽ không được hiển thị công khai. Các trường bắt buộc được đánh dấu *

Back To Top